Salı, Ağustos 29, 2017

bağ bozumu...


bağı bozalı çok oldu ama fotoğrafları anca hazırladım.
o kadar çok fotoğraf çekmişim ki, seçmesi çok zor oldu.


13 ağustos sabahı erkenden, gün doğarken toplandık Datça Vıneyard'ın bahçesinde.
insan ömründe kaç bağ bozumu yaşar ki, diyerek
heyecanla gittim.


hevesli herkese, bir bağ makası, eldiven  ve sepet verdiler.



ve başladık, neşe ile üzüm salkımlarını toplayıp,
bağı bozmaya.


aşağıdaki kare de,
bendeniz pek büyük bir heves içinde,
üzümlerle.

benden çoook çok fazla sayıda sepet dolduran arkadaşlarım oldu,
lakin ben üzümlerle sohbet ettiğimden,
sayı olarak az ama bol muhabbetli üzümler topladım.





üzüm toplama işlemi bittiğinde,
küçük bir kaza geçirdim.
sulama hortumlarından birine takılıp düştüm.
Datça Vıneyard ekibi tüm ilgi ve desteğini sundu.
bağ bozumunun devamına dahil olmam için beni,
traktörle kahvaltı alanına taşıdı.


Datça Vıneyard' ın hazırladığı mükellef kahvaltı,
neşe içinde yapıldı.


toplanan üzümlerin sıkılma aşamasına,
 mekanik ve teknik olarak tanık olduk.


elbette, geleneksel yöntemle de, üzüm sıkıldı.


bu keyifli gün için,
tüm
DATÇA VINEYARD ailesine teşekkürler.

Pazar, Ağustos 27, 2017

su yeşili...


suyun aktığı, geçtiği her yer yeşilleniyor,


iki adım ötesi kuru olsa da,


bu harika, su gözelerine,
salda gölü seyahatimizde,
salda köyünün tepelerinde ki bir köye giderken rastladık.


akan su, o kadar soğuktu ki,


istesen uğraşsan bu muhteşemlikte,
bir bahçe tasarımı yapmak mümkün değil.


serin, dingin akıp giden suyun sesi,
ve etrafındaki yeşillik hafızamdan hiç silinmeyecek.


su gibi geçsin ömürlerimiz.

Perşembe, Ağustos 24, 2017

her daim begonvil....


mavi gökyüzüne en çok yakışanlardan,
başını göğe çevirmiş her begonvil dalı, seyri doyulmaz bir tablodur.


şimdilerde Datça semalarında, begonvil şöleni var.


her dal ayrı bir övgüyü hak ediyor.


tüm begonvil sevenlere de ,
selamları var.

Salı, Ağustos 22, 2017

iki Kolombiya'lı bir arada...


kahve ve emaye kupalar,
ikisi de diyarı Kolombiya'dan 


çocuklar çok sevdiğimi bildiklerinden,
görünce alıp dünyanın bir ucundan taşımışlar.


Juan Valdez Kolombiya kahve üreticilerinden en bilineni,
gurme serisinden bir kahve bu gelen paket.


bendeki mutluluğu tahmin edersiniz sanırım,
kahve, emaye hele birde evlatların armağanı olunca.
💁💜🙏


bir de sizinle paylaşmanın mutluluğu ...

Pazar, Ağustos 20, 2017

bu pazar sabahı...


bu pazar sabahı bulutlu, kapalı ama sıcak başladı.
sabah yüzmesi için rotamız kargı koyu oldu.
gündüz kargı çok kalabalık oluyor.


çok erken saatler olmasına rağmen,
şezlongunu alanlar doldurmaya başlamıştı plajı.


dupduru, sakin sularda sabah yüzmenin güzelliğini,
hiçbir şeye değişmem.
bunları paylaşırken, bir yandan da üzülüyorum,
yarın sabah işe gidip belki çalışırken bakacaksınız bu fotoğraflara.
o duyguyu o kadar iyi biliyorum ki,
bende uzun yıllar aynı durumdaydım.
emekliliği iple çektim.


ve hep,
 Datça fotoğraflarına bakıp hayal kurdum.
işte bunu hatırlayınca paylaşmak gerek diyorum.
umudu ve hayalleri taze tutmak için.


hayallerinden asla vazgeçmeyenlere,
ve 
tüm hayalcilere iyi haftalar dilerim.


sevgiyle

Perşembe, Ağustos 17, 2017

lazanya...


kendisi çok sevilenler listemde olup,
güzel yaptığım söylenip, bol takdir aldığım yemeklerdendir.
malzemeler aşağıdaki fotoğrafta sembolik olarak gösterilmektedir.
😁


kıyma, soğan, sarımsak, mantar, domates,
taze kaşar peyniri, un, süt, lazanya
şeklinde sıralanabilir.
zaten satın aldığınız lazanya paketinde bir güzelce,
malzemeler ve yapılışı yazıyor.


en önemli kısmı fırından bu renk ve kıvamda çıkarmak.


kızarmış ama sertleşmemiş bir kabuk 
ve 
altında çok hamur olmamış makarna.


yemekte sınır yok, 
bir - iki - üç dilim .....


yanında bir kadeh kırmızı şarapta olursa,
hakkı layıkıyla verilmiş olur.


pişirenlere, pişirecek olanlara, 
yiyenlere, yiyecek olanlara,
afiyetler olsun.

Salı, Ağustos 15, 2017

okluk koyu - karacasöğüt...


Muğla'ya gidip gelirken Marmaris'in içine girmeden,
yeşil belde yolunu kullanırız.
sıklıkla geçtiğimiz bir yol olmasına rağmen rotadan sapıp diğer tabelaların,
peşine düşmedik hiç,
bu kez rotadan çıkıp,
Karaca Söğüt tabelasına doğru yol aldık,
Karaca tabelasına sapmadan,
denize doğru inince Söğüt koyunu bulduk.


arabayı park edip bu yemyeşil yolun sonunda denizi gördük.


sanki tropik orman kıvamında,



sığla ağaçlarının koyu gölgesinde hayran hayran 
fotoğraf çektim.



Gökova  Körfezinin, kıvrımlı koylarından biri
karşımıza çıktı.





söğüt'de kısa bir gezinti yaptıktan sonra,
yolda gördüğümüz okluk koyu tabelasının izini sürünce de,


okluk koyunun şirinliğine tanık olduk,


ormanın içine gömülmüş kapalı bir koy,



minik tahta iskelesinin hemen dibinde,
bulunan sevimli mekan da ,
kalamar tava ve soğuk bira ile enerji topladık.


yollarımız hep mavilere çıksın.