Pazartesi, Mart 21, 2016

hayatın bambaşka anları...


Geçtiğimiz çarşamba günü,  
Kuş olup Istanbul a uctum.
Babam yine düşüp, bu sefer kalça kemiğini kırdı. 
Beş gündür hastanedeyim. 
Bugün ameliyat oldu.
Dilerim, bundan sonra herşey Yolunda gider. 


Salı, Mart 15, 2016

olan biten...

pazar günü, kahve mi alıp,blog da paylaşacağım fotoğrafları hazırladım.
gelen bahar, umuda mavilik katarken.
''Datça'da olan biten'' başlığı ile aşağıda fotoğrafların altına,
 gönlümden geçenleri yazdım.
akşam yemeğine arkadaşlar gelecekti.yemeği hazırlamak için mutfağa indim.
yemek sonrası sohbet ederken, şöyle bir telefona gözüm kaydı,
instagrama yine kapkara kareler dolmuş.
sekiz yılı aşkın zamandır televizyon seyretmiyorum.
evde de televizyonumuz yok.
hemen internete hepimiz bir koldan girdik.
aman bu saatte orada çocuklar vardır. 
diye diye tanık olduk.
...............
alışmayalım olana bitene.
tek bir söz var artık dilimde,
hep birlikte söylemeliyiz.
A L I Ş M A  - alışma - ALIŞMA 
ve  inadına mavi diyerek pazar günü hazırladığım,
postu paylaşıyorum. 


çok bir şey olduğu yok,
hayat akıp gidiyor,
kendi telaşında.
mavisi aynı mavi, yeşili aynı yeşil,
yağmur az yağıyor, geçen yılki kadar soğuk değil.
ama insanlar çok, geçen yıldan daha kalabalık.


şubat sonu kış yüzme maratonu yapıldı.
hava yüzücülerin şansına güzeldi.
merakla toplanıp yüzenleri seyrettik.


ayıptır söylemesi, döndüğümden beri,
iki, üç kez bende yüzdüm,
rüzgarsız ve güneşli havayı bulduğum zamanlar,
tam öğle vakti, güneş en tepedeyken bi koşu yüzüverdim.
deniz suyu çok soğuk olmuyor.


yağmurun yağdığı günler evde oturup, yağmuru seyrettim.
kitap okumaya devam.


genelde bahçede oturabileceğimiz güzellikte hava,
yağmur yağmadıkça bahçe de oturup,
kitap okuyorum.
ve miss kokular yayılmaya başladı.
portakallar, limonlar, turunçlar çiçekleniyor.


kara kızım düş hanım, bahçede oynayıp duruyor.
keyfi yerinde, merak edip özleyenlere selamı var.


Datça'nın sarı baharı da başladı,
Kıbrıs akasyaları dallarını, sarı ponponlarla doldurdu.


badem çiçekleri kar taneleri gibi savrulup,
yerini çağlalara bıraktı.


pazara çilek geldi, çağlalar toplanmaya başlandı. 


işte böyle hayat kendi akışında giderken,
günler gelip, geçiyor.


Cuma, Mart 11, 2016

bahçe özlemiyle...


azıcık güneşli gün görünce bahçeye seriliverdim.
yağmur yağar elbet ama ben güneşi görünce, yaz sandım.
bir kaç basit düzenleme yaptım.
yağmur her an yağabilir.


çiçekleri budamaya falan başlamadım daha,
bir örtü, iki minder biraz süs.
kediler o kadar çok kirletiyorlar ki,
sık sık örtü değiştiriyorum.
aman iyi ki, de kirletiyorlar,
her değişim de, yeni bir köşe oluyor.
bahçe duvarı tamamlanınca her yere, az su ile yaşayan,
kaktüsgiller den, çiçeklerle dolduracağım bahçeyi,
yaz kış yeşil olsun diye.


el yapımı bu kase, en çok bahçeye yakışıyor,
evin içine de , götürüp fotoğraf çekeyim,
bakalım orada nasıl duracak.
bir iş daha çıktı bana, ileri ki, günlerde yapacak.


deniz kıyısından toplananlar,
ev süsleme de çok işe yarıyor.


bahçeden  sevgiler.
hafta sonunuz güzel geçsin.


Perşembe, Mart 10, 2016

anacığımla pide yaptık...

 İstanbul'da kaldığım sürede,
yeni birşey öğrendim.


ne kadar kolaymış,
hamuru çok basit,
bir su bardağı un, bir tatlı kaşığı toz maya, biraz tuz, azıcık şeker, su,
yoğurup, buzdolabında bir saat dinlendirdik.
o sırada, soğan, kıyma, kara biber, kırmızı biber ekleyip,
kıymalı harç hazırladık.


hamuru açarken biraz oval açmak işin püf noktası,
o zaman kenarları kapamak çok kolay oluyor.
alttan ısıtılmış fırında pişirdik.


her anne evinde bulunan,
evlat ve torun köşesinde,
çay eşliğinde afiyetle yedik. 


Salı, Mart 08, 2016

İstanbul'dan gözüme takılıp, objektife düşenler..


İstanbul'da on beş gün kaldım.
zamanın çoğunu anne ve babamla geçirdim.
bu yaz yaşadığı rahatsızlıktan sonra,
babam ciddi unutkanlıklar yaşıyor.
anneciğim onunla daha fazla ilgilenmek durumunda.
onlarla geçirdiğim her an kıymetli. 


fırsat bulduğumda, 
hem arkadaşlarımı gördüm, hem de İstanbul'da sevdiğim semtleri.
bunların başında Samatya gelir.
artık, asla bildiğim İstanbul'a benzemeyen bu şehirde,
hala eskisi gibi kalan semtlerdendir.
Samatya meydan da sabah kahvesi ile başlayıp.
balığından, midyesine lezzetlerini tattım. 


zararlıdır,yeterince hijyen değildir hepsini bilirim de,
vazgeçemem.


bu ikili, bütün gün,  Samatya meydanı dolaşıp durdu.


Bakırköy sahilde, sabahları yürüdüm.
genelde, gri ve pusluydu hava.
balonlar renk oldu.




marmaray tecrübesi de yaşadım.
 yenikapı istasyonun da,
 kazıda bulunanların sergilendiği alandan bir kare.
batık tekne ve içinden çıkanlar.




bir gece çok uzun zamandır görmediğim,
arkadaşlarımla Balat da buluştuk.
karşıdan gece gördüğüm Galata kulesini,
ertesi gün yakından görmeye de gittim.


kule dibinde çay içtim.


Pazar, Mart 06, 2016

deneysel tatlı işler...


tarifi paylaşmak ve fotoğraflamak benden,
yapımı sevgili Meral'den.
kendisi '' emecik günleri'' blogunun sahibesidir.
ama uzun zamandır blogundan uzak.
bu nedenle paylaşmak bana düştü.


içindekiler,
300 gr civarında, kuru meyve;
kayısı, incir, hurma, üzüm, yabanmersini,
200 gr kadar kuruyemiş;
fındık, ceviz, tuzsuz fıstık, kaju,
4 yumurta, 1 paket kabartma tozu, 1 su bardağı keçi boynuzu unu,
yarım su bardağı tam buğday unu, 150 gr bal.
hepsini karıştırıp, fırına verdi.


 yoğun bir tat,
kahve yanına çok uyumlu.
özellikle şekersiz kahve içenler için ideal.


Meral' in ellerine ve emeğine sağlık.

Cuma, Mart 04, 2016

çiçek gibi paylaşıp dururken....


size de oluyor mu bilmem,
aslında bilirim.
birden enerjim bitti. dünya ya bakarken,
eskisi gibi bakamaz oldum.
küçük sevinçleri kaçırır, göremez oldum.
yada sıkıldım.
temcit pilavı gibi önümüze gelen, buna ben de dahilim.
birbirinin aynı fotoğraf tekrarlarından.
misal;
her baharı farklı göremeyince, aynı çiçek, aynı böcek olunca,
paylaşmanın da manası kalmadı birden.
bu nedenle, paylaşım sıklığım azaldı.
oysa henüz paylaşmadığım, Bogota ve İstanbul fotoğraflarım,
bir- iki tarifim olmasına rağmen.
bu hafta gayret edip, kendime telkin ile yola koyulacağım.
lakin, hakikat biline sıkıldım,
 tekrarlar ve aynı bakış acılarının dışına çıkamamak,
heyecanımı azalttı. 
yine de ha gayret, hayat bir mucize,
görmeden bakma gibi,
kendime gaz verici telkinleri eksik etmiyorum.
MUTLU HAFTA SONLARI