Çarşamba, Şubat 24, 2016

baharı peşime takmışım...

Sonsuz bahar ülkesinden,  dönerken 
baharı da beraberimde getirmişim. 
Datça'ya döndüğümde badem çiçekleri karşıladı beni.
Üç ay sonra eve dönünce, malum iş,  güç fazla oldu.
Tahmin ettiğiniz üzere bloga uzak kaldım. 
Oysa, Bogota'da gezdiğim bır kaç yer daha var paylaşacağım. 
Şimdi araya badem çiçeklerini alıyorum. 
Etrafimizda dolanan sıkıntı ve karanlığa rağmen,
içimiz açılsın diye.
bence, Bahar umudun ta kendisi.

    




















Cumartesi, Şubat 20, 2016

kahvenin yolculuğu...

Tarladan,  toplanan kahve meyveleri,
evlerin çatılarında, bahçelerinde kurutuluyor. 
Çiftçiler,  her hafta sonu, çuvallara doldurduklari kuruyan,
kahve çekirdeklerini,  jeeplerle,  yada chiva ların tepesinde,
en yakın kasabaya tüccarlar getirip,  satıyorlar. 
Kasabadan alışveriş yapıp,  köylerine geri dönüyorlar. 
Tüccarlar,  kahveleri,  cok uluslu kahve firmalarına satıyor. 
Depo da kontrol yapan çalışanın dediği şu, 
iyi kahve ihraç edilen,  elde kalan da iç piyasaya.
kahve tarlaları,  o kadar dik yamaclardaki, 
tek tek elle toplanıyor. 
kahve bitkisi,  yanındaki bitkinin bütün aromasını cekermis. 
Muz ağaçlarının yerine, muza benzeyen ama hiç kokusu olmayan,
Platano ağacı dikiyorlar. gölgesi kahveyi koruyor.
Platano meyvesini,  patates gibi kullanıyorlar.
kahve çok yollar katediyor. 











Çarşamba, Şubat 17, 2016

Botero sevenlere ...

Bilirim, cok seveni var.
Fernando Botero'nun
Bogota'da bulunan Botero müzesini 
ziyaret edip, bu şahane tabloları paylasmadan olmazdı,.
kahvenizi alın ve seyre başlayın. 















Bu son ,üç tablo,
Dali den botero ya armagan.




Çarşamba, Şubat 10, 2016

Bogota şehrinin renkleri...

Başkent,  Bogota, 
kendine yakışır renklerde. 
Sokaklardan,  hayattan Kareler.