Cuma, Ağustos 29, 2014

uzun aradan sonra kahve keyfi....


Neredeyse bir aydır hayatım bambaşka akıyor,
kahve  keyiflerim başta olmak üzere herşey karıştı....


bu sabah evde, Kolombiya'dan gelen 2 paket kahve bulunca,
babam  da ''walker'' denilen yürüteçle olsa da  ayağa kalkınca,
güzel bir kahve keyfini hakettim.


yine Juan Valdez marka kahvenin özel serilerinden birini denedim...
Kolombiya kahvesini seviyorum, aroma güçlü ve sert olsa da,
içimi yumuşak yani benim hissettiğim bu.... sevdiğim de ...


kahve keyfinin, sağlıkla daha bir güzel olduğu da kesin.

keyiflerimiz  bol olsun ömürlerimizde...

Perşembe, Ağustos 28, 2014

kanaviçe yastık....


annemin evinden kareler,
bu kanaviçe yastıktan, bir beyaz, bir siyah etamin üzerine işlenmiş,
iki yastık çocukluğumdan beri, evlerimizde,  dururdu...
yastıklar, annemin ve teyzemin çeyizindendi...


3-4 yıl önce sevgili kuzenim,
eskiyen o yastıkların örneği,yok olup gitmesin diye, çuval üzerine işleyip, 
daha uzun zamanlara taşıdı.


bu güzel yastığı fotoğraf karelerine taşımak,
hep aklımdaydı.
bugün  objektif den, sayfama geldi...


çerçeveli  resimdeki  güzel kadın,
canım annem...
hala bu kadar güzel,

sevgili kuzenim Nilgün'e
yürek dolusu sevgiler....

Pazartesi, Ağustos 25, 2014

erikli tart...

Ben hala İstanbul'dayım, yola çıkmadan bir gün önce bu tartı pişirmiştim,
fotoğraflarını çekip, postu da hazırlamıştım.
ama yayınlayamadım..
kısmet bu zamanaymış ...
bildiğiniz erikten farklı,
Datça'da bulunan ''üzüm eriği'' dedikleri bir erik türü var.
sanki kara üzüm gibi ama dalında tek tek , minik minik erikcik.


başka bir adı var mı?  bilmiyorum, 
bilen varsa ve bildiğini paylaşırsa ne güzel olur.


tart hamuru daha sert olur, bu nedenle de pek sevmem,
benim hamurum ise, bildiğiniz kek hamuru,
önce kek çırptım , kek hamurundan , bir  fincan kadar ayırdım,
yağlayıp, unladığım tart kalıbına döktüm incecik bir hamur,
doğru 180 derece fırına... pişen keki kalıptan çıkardım.
erikleri ikiye bölüp çekirdeklerini ayıkladım, bir yemek kaşığı tereyağ,
bir çay bardağı şeker ve biraz tarçınla , ocağın üzerinde şöyle bir çevirdim.
yumuşayıp, lezzetlenen bu karışımı tart hamurunun ortasına yaydım.
tarifi bu kadarcık.


lezzeti, mayhoş, aroması,  pek hoş oldu.

bu tart hamurunu çok tuttum, hem kek yap  , hem tart :))))

Pazar, Ağustos 24, 2014

istanbul' dan mavilik....


mavinin, yeşilin, güzel olan her şeyin yok olduğu bu şehirde,
az sayıdaki park ve sahil şeridi de olmasa, betonlaşmaya direnen, 
işte o azıcık alanlardan biri, Samatya yani Koca Mustafa paşa sahili....
babamın ateşi yükselince eve gelen 112 ambulansı, İstanbul Eğitim Hastanesi,
yani Samatya hastanesi, aciline getirmiş babamı, yüksek ateş ile mücadeleyi ,
ilk gece bu hastanede vermiş kız kardeşim,  ben ancak birgün sonra gelebildim.
hastane de herşey normale dönünce,  bir sabah sahile inip kısa bir yürüyüş yaptım,
bu bir kaç kare o sabahtan...


sabah böyle boş olması, hafta içi olduğundan,
hafta sonları tam bir istilaya uğruyor bu azıcık yeşillikler,
insanlar da ne yapsın,  o kadar az alan kaldı ki.... 


bu eski surların onarılmış olmasına sevindim,
arkada gözüken hastane binası, çocukluğumdan beri varlığını koruyor bu bölge,
tarihi yarımadanın yani sur içinin hala dokunulmaz olması yada şimdilik,
dokunulmaz olması  güzel de,
 herşeye korku ile bakar oldum, ne zamana kadar sürecek sorusu aklımın bir kenarında..
Samatya ve Yedikule'nin  sokaklarında dolaşmayı hep sevmişimdir.
gerçeklikten kaçmak benimki  farkındayım da, yüreğim dayanmıyor,
o dev binalara bakmaya , aslında uzaktan bile bakınca bu şehir,
artık, benim doğup, büyüdüğüm şehre asla benzemiyor.

kayalıkların üstünde bir minik kara kedicik gördüm,
kara kızım ''düş'' ü  ne çok özledim.
şimdilik ben den bu kadar,
geçmiş olsun dilekleri ile destek olan,
herkese çook teşekkürler....

Cuma, Ağustos 22, 2014

iyi haberler, tatlı ve renkli kareler....

merhaba, İstanbul'dan kucak dolusu sevgiler ve güzel haberler,
4 ağustosdan beri Datça' dan uzağım,
yaklaşık 12 günlük bir hastane döneminin ardından, bir haftadır evdeyiz.
kısa hikaye şu; babam merdivenden düşüp diz kapağını kırınca,
acil ameliyat oldu ilk 10 gün herşey iyiydi fakat,
yüksek ateş ve yüksek şeker sebebiyle oldukça sıkıntılı ve
bir kısmı yoğun bakımda geçen günler sonunda,
şimdilik,  herşey yolunda gözüküyor.
önümüzdeki çarşamba alçıda  çıkacak,
evet, durum bu...
 
bilgisayarım Datça da evde,daha önce yüklediğim bu fotoğrafların eşliğinde,
 iyi haberler vereyim istedim...
 
huzurlarınız da, şerbet kareleri
bu yaz dört çeşit şerbet denedim
 tariflerini ve de tecrübelerimi  paylaştım,
şimdi sıra ile şerbetler toplu geçid,i şeklinde fotoğrafları da paylaşıyorum, 
renklerini çok sevdim...


1 numara - reyhan şerbeti,


2 numara - nane şerbeti,


3 numara -  tarçın şerbeti,


4 numara - mor salkım şerbeti,
 
sağlık dolu günler hepimizin olsun....



Cumartesi, Ağustos 16, 2014

bizden haber....


merhaba bir süre daha İstanbul dayım,
ameliyat sonrası oluşan bir sıkıntı yaşadık ,
son üç gündür herşey gayet iyi....

teşekkürler ve kocaman sevgilerimle....

Pazar, Ağustos 03, 2014

acil istanbul....

 sabah İstanbul'a yola çıkacağım,
babam, merdiven den düştü, dizinden bir ameliyat geçirdi, 4 hafta ,
ayağı alçı da kalacak, annemle ve babamla olmak için gidiyorum.
orada koşullarım ne olur, bilemiyorum,
fırsat buldukça ilk gireceğim yer blogum olacak...

görüşmek üzere....

Cuma, Ağustos 01, 2014

nane şerbeti...

şerbet denemelerimden ,
son şerbet, nane şerbeti....


çok isterdim, nane yeşilinde bir rengi olsun ama olmuyor,
gıda boyası da kullanmayı asla istemem.


reyhan şerbeti gibi yaptım, içimi ferah,
 lakin nanenin keskin aroması yok.


tarifi ; 
1 demet nane, 1 limon kabuğu rendesi, 1 limonun suyu,
6 yemek kaşığı şeker, 1,5 lt su
nane yapraklarını ayıklayıp yıkadım, küçük parçalar  halinde,
kavanoza koydum, limon kabuğu rendesi, limon suyu ve şekeri,
ilave edip, 1,5 litre kaynamış suyu üzerine döktüm ve kapağı kapalı,
soğuyana kadar bekledim. soğuyunca süzdüm buzdolabına koydum.


naneler çiçeklenmişti,
çiçeklerini de mini minnacık bir vazoya koydum.


sıcak günlerde , soğuk soğuk,
iç ferahlatan bir içecek oldu.


ev yapımı, soğuk içecekler her zaman bir başka olur.

zakkum mevsimi...

zakkumların coştuğu zamanlardayız,
pembesi, beyazı, sarısı, kırmızısı
her yeri doldurdular.

yol boyları, site duvarları, bahçe kenarları,
renk renk açan zakkumların güzelliğinde.


evet, bir haftanın son günü, kimileri için bir tatilin son günü,
yollar çok dolu olacak, yollarda olanların, yolları açık olsun,
kazasız, huzur içinde  varsınlar evlerine.


sıcak, çok çok sıcak, Datça' dan sevgiler....