Pazar, Ekim 06, 2013

kara kabak

2006 yılından beri yani 7 yıldır bir blogum var.
blog sahibi olmak;
hayata daha dikkatli bakmak demek, 
hayatı kayda almak demek,
bloger olmadan, önce yaşadığım anlar da,  özel ve güzel ne varsa yaşanır, anılara yollanırdı...
artık anılar kayıt altında...
kara kabak  ile  bu yazdıklarımın ne alakası var ? sorusunun cevabına gelince...
2001 yılı, yazın da yaptığım bir Karadeniz seyahatim de Giresun - Tirebolu ilçesinin  bir köyünde 
yediğim ve tadını hala unutamadığım bir kara kabak muhallebisi vardı ki; 
 işte o zaman bir  blogum olsaydı, o an da ki; güzellik de kayıt altın da kalırdı...
ve karşınız da,  Aydın -Çine ilçesinin bir köyünden, beyaz patlıcanla birlikte hediye olarak gelen
kara kabak...35 cm uzunluğun da bir kocaman kabak..
yaklaşık bir aydır mutfak masasının üstünde hasır sepette dekor olarak duruyordu.
yemek yapmak niyeti ile soydum ve işe koyuldum.
kabak muhallebi sinin, tarifini hatırlayamadığımdan
ve de
 o kabak, acaba bu kara kabak ile aynı mıdır? bilemediğimden
tatlı yapmaya cesret edemedim,
çekirdeklerini görünce şaşırdım, ayıklayıp kenara koydum
kavuracağım, kabak çekirdeğim olsun.
bir kısmını kızarttım, sarımsaklı yoğurt ile sosladım.
bir kısmını da kabak kalye  olarak pişirdim, içine pirincin yanı sıra, kırmızı mercimek ekledim az miktarda
nanesi, dereotu da eklenince tamam oldu.
lezzetine gelince, bildiğimiz kabaktan daha lifli, patates kıvamın da bir yemek oldu.
kabağın her türlüsüne bayılırım,  kabak demişken;
ileri de bir postum da
bir kilo kabak tan, beş çeşit yemek nasıl yapılır? deneyimimi paylaşayım...
'moon'' kabak tadı vermeden kaçar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder